Mental Retardasyon ( Zeka Geriliği )
Zekâ; kişinin öğrenme, algılama, yorumlama, bilgiyi depolama ve gerektiğinde tekrar anımsayabilme gibi birçok zihinsel becerinin göstergesidir. Zekâ geriliği ise bu becerilerin yetersiz olması sonucu çevreye uyumunun bozulması ile kendini gösteren ve çeşitli testlerle ölçülerek sınıflanabilen işlevsel bir bozukluktur.
Kişinin sosyal, dil; ince ve kaba motor alanları gelişiminden en az ikisinin belirgin gelişme geriliği durumu ilk beş yaşta psiko-motor gerilik olarak tanımlanır. Beş yaş sonrası dönemde bu durum mental motor gerilik olarak adlandırılır.
Zekâ geriliği veya mental retardasyon, AAIDD (American Association on Intellectual and Developmental Disabilities)’nin yönergesinde “Bireyin zihinsel işlevlerinde ve kavramsal, sosyal, pratik uyumsal becerilerinde kendini gösteren uyumsal davranışlardan en az ikisinde, 18 yaşından önce ortaya çıkan anlamlı derecedeki yetersizlik/sınırlılık” olarak tanımlanmıştır. Zekâ geriliği, hâlihazırdaki işlevlerde de önemli sınırlılıklar göstermektedir.
Zekâ yeteneği, genellikle ana ve babadan gelen çok değişik etkenlerin rastlantısal birleşiminden oluşur. Ana babadan gelen genler vasıtasıyla kalıtımı belirleyen özellikler rastlantısal yolla çocuğa geçer. Ancak zekâ üzerinde anne ve babadan aldığı genlerin önemi olduğu gibi çevrenin de çok önemli bir etkisi vardır.
İnsan, fertilizasyondan ölüme kadar bir çevre içinde yaşar. Çocuğun anne karnında uygun beslenmesi, oksijen alımının yeterli olması zekâ gelişimini olumlu yönde etkiler. Doğumdan sonra insanın içinde yaşadığı dış çevresi de zekâyı etkileyen en önemli faktördür. Çocuğun toplumsal gelişimi, tutum ve davranışları zekâ üzerinde oldukça etkilidir. Çocuğun yaşadığı yer, içinde bulunduğu ortam, karıştırdığı bir kitap, dinlediği müzik, izlediği film, beslenme şekli, ısı, ışık gibi ihtiyaçları onun fiziksel ve sosyal çevresini oluşturur. Çocuğa uygun fiziksel ve sosyal çevre ortamı sağlamak çocuğun gelişimini olumlu yönde etkiler.
İnsanda zekânın gelişimi ilk 8 yaşa kadar en hızlı olduğu dönemdir. Bu nedenle çocuğun zekâ gelişiminde sosyal çevre, ev ortamı, okul öncesi eğitimi büyük önem taşır. Çocuğun gelişiminin çok hızlı olduğu ve kişilik özelliklerinin oluştuğu okul öncesi dönemde aile ortamı çocuğun hem sosyalleşmesi hem de eğitimi açısından çok önemlidir. İlk yaşlarda uygun beslenme, ana babanın uyarması, ilgisi zekâyı geliştirir. İlgi ve uyarılmanın yetersiz olduğu bir evde zekâ kolay gelişemez. Bu nedenle çocuk okul çağına geldiğinde öğrenime hazır hale gelemeyebilir. Çevresel tüm etkenler çocuğun zihinsel gelişimini geliştirir ya da köreltir. Çocuğun doğumdan okul çağına kadar olan zaman içerisinde kaliteli uyarıcılar tarafından uyarılması onun zihinsel gelişimini olumlu yönde etkiler.
ZEKÂ GERİLİĞİNİN NEDENLERİ
Enfeksiyon, travma, toksinler gibi dış etkenler; doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrasındaki etmenler; doğum sorunları ve erken (prematüre) doğum gibi etmenler zekâ geriliğine neden olabilir.
Doğum öncesindeki nedenler:
Doğum öncesindeki nedenlerin başında kalıtsal bozukluklar gelir. Bunların en önemlileri Down sendromu, Edvvards sendromu, Klinefelter sendromu, Frajil X sendromu, Tubero skleroz, Fenilketonüri ve Galaktosemidir. Bunların arasında Fenilketonüri ve Galaktosemi doğumdan hemen sonra tespit edildiğinde bebeğin zihinsel olarak geri olması önlenebilir. Fenilketonüride bebek fenilalaninden; Galaktosemide galaktozdan fakir mama ve yiyeceklerle tedavi edilirse zekâ geriliği oluşmayabilir. Gebelikte annenin geçirdiği tksoplazmozis, kızamıkçık, herpes simpleks, Epstein-Barr virüs enfeksiyonları zekâ geriliğine neden olabilir. Gebeliğin erken döneminde özellikle annenin karın bölgesine verilen röntgen ışınları fetüste beyin hasarına yol açar. Preeklamptik toksemi, doğum öncesi kanamalar, çok kısa ya da çok uzun doğum ağrıları da zekâ geriliği nedeni olabilir. Doğumyapan annenin yaşı 35’ten fazlaysa Down sendromu tehlikesi artmaktadır. Gebenin civa ve kurşun gibi ağır metallerle sürekli olarak zehirlenmesi zekâ geriliğine neden olabilir. Gebelik sırasında alkol alımı bebeklerde beden yapısı bozukluklarına ve zekâ geriliğine neden olur.
Doğum sırasındaki nedenler:
Doğum sırasında bebeğin solunum yollarının herhangi bir nedenle tıkanması (asfiksi) sonucu beyin hasarı oluşur ve zekâ düzeyi etkilenir. Doğuma bağlı komplikasyonlar, zor doğum nedeniyle kullanılan bazı araçların (vakum, forseps vb.) bebeğe zarar vermesi, doğum sırasında bebeğe bulaşan enfeksiyonlar ve anne-babanın kan uyuşmazlığına bağlı gelişen hiperbilirubinemi zekâ geriliği nedenleri arasındaki diğer önemli etmenlerdir.
Doğum sonrasındaki nedenler:
Doğum sonrasında zekâ geriliğine yol açan nedenler arasında kızamık, boğmaca, kabakulak ve tüberküloz gibi menenjit ve beyin iltihabı yapan hastalıklar önde gelir. Bebeğin veya çocuğun karaciğer, dolaşım, böbrek, kan ve bağışıklık sistemleri ile ilgili birçok durum da sinir sisteminde hasar meydana getirebilir. İleri derecedeki beslenme yetersizlikleri, havasız kalarak boğulma gibi oksijensiz kalma durumları, ciddi kafa travmaları ve hipotirodizm de zekâ geriliğine neden olan etmenlerdir. Ayrıca ev ortamının çocuğun oynaması ve çevreyi keşfetmesi için uygun olmaması da hafif derecede zihinsel engele neden olabilmektedir.
ZEKÂ GERİLİĞİNİN SINIFLANDIRILMASI
Zekâ, bir yetenektir. Zekâ geriliği ise bu yeteneğin normal durumdan aşağıda olmasıdır. Zekâ geriliğine ilişkin farklı sınıflamalar yapılmıştır. Bunlar; zekâ bölümüne göre yapılan sınıflamalar ve eğitimsel açıdan yapılan sınıflamalardır. Zekâ bölümüne göre yapılan sınıflama psikologların kabul ettiği, eğitimsel açıdan yapılan sınıflama ise pedagogların kabul ettiği sınıflamalardır.
Zekâ bölümü (ZB); zekâ yaşının (ZY), kronolojik yaşa (KY) bölümünün 100 ile çarpımı ile hesaplanır. Burada geçen zekâ yaşı, zekâ testlerinin gösterdiği zihinsel yetenek düzeyidir. Kronolojik yaş ise takvim yaşıdır. Zekâ bölüm aralığı olarak ifade edilen IQ kişilerarası karşılaştırma yapabilmeye olanak sağlayan zihinsel işleyiş skorudur.
Bu sınıflamada zekâ düzeyi; 0 ile 140 arasında bir dağılım göstermektedir. 90 ile 110 zekâ bölümü normal kabul edilir. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) önerdiği zekâ sınıflandırması aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Uluslararası Zekâ Sınıflandırması | |
ZK (IQ) Bölümü Aralığı | Zekâ Sınıf |
0-20 | Derin zekâ geriliği / zihinsel engel |
21-35 | Ağır derecede zekâ geriliği / zihinsel engel |
36-50 | Orta derecede zekâ geriliği / zihinsel engel |
51-70 | Hafif derecede zekâ geriliği / zihinsel engel |
71-79 | Sınırda zekâ |
80-89 | Donuk zekâ / donuk normal zekâ |
90-109 | Normal ya da ortalama zekâ |
110-119 | Parlak zekâ |
120-129 | Üstün zekâ |
130 ve üstü | Çok üstün zekâ/ deha |
Zekâ geriliği ile ilgili eğitimsel açıdan yapılan sınıflama, çocuğun nereye kadar eğitimden yararlanabildiğiyle ilgilidir. Buna göre yapılan sınıflama şöyledir:
- (0 – 25 ZB): Eğitilmesi ve öğretilmesi imkânsız olan çocuklar
- (25-50 ZB): Öğretilebilir çocuklar
- (50-75 ZB): Eğitilebilir çocuklar
- (75-90 ZB): Yavaş öğrenen çocuklar
Zekâ geriliğinin toplumdaki sıklığı %2-3’dür. Zekâ geriliği olan çocukların zekâ bölümlerine göre sınıflandırılması ve bu çocukların özellikleri şöyledir:
IQ’su 0-20 olanlar :
Ağır derecede zeka geriliği vardır. En önemli özellikleri, yaşayabilmeleri için ömür boyu bir başkasına muhtaçtırlar. Tamamen gözetim gerektirirler, kendilerine bakamazlar. Yaşamları boyunca özel bakıma ihtiyaç duyarlar. Doğumda veya doğumdan sonra hemen teşhis edilebilirler. Meme emmeye alışmaları güç olur. Anne sütüne karşı ilgisizlik, şiddetli ve sürekli ağlamalar, anlamsız bakışlar ve yüz mimikleri vardır. Birçoğu hareket edemez, sıklıkla birden fazla engelleri vardır. Basit birkaç kelime öğrenebilirler. Çoğunluğu bitkisel yaşam sürdürür ve yabancı sesler çıkarır. Yürüme ve diş çıkarmaları çok geç olur. Uzun zaman kendileri yemek yiyemezler, salyaları akar.
Ağır zekâ geriliğinin yanında, kafa dejenerasyonları (küçük, büyük, sivri), çeşitli organlarda (el, yüz, kulak) oransızlıklar ve özürler vardır. Gece ve gündüz altlarını ıslatırlar. Sindirim, boşaltım ve kalp rahatsızlıkları görülür. Araya giren bu hastalıklar nedeniyle yaşam süreleri kısadır.
IQ’su 20-39 arasi olanlar :
Ağır düzeyde zihinsel öğrenme yetersizliği olan çocuklardır. Bütün zekâ faaliyetleri hemen hemen yok gibidir. Bununla birlikte birtakım bedenî gelişme kusurları da vardır. Genellikle engelleri doğuştan fark edilir. Bazı basit öz bakım becerilerini öğrenebilirler. Ancak yaşamları boyunca sürekli bakıma ve yardıma gereksinim duyarlar. Bazıları birkaç cümleyle konuşma öğrenebilir, büyük bir kısmı konuşmaz.
IQ’su 40-59 arasi olanlar):
Orta (öğretilebilir) düzeyde zihinsel öğrenme yetersizliği olan çocuklardır. Genellikle engelleri okul öncesi dönemde fark edilir. Gelişim özellikleri normallerden önemli farklılıklar göstermektedir. Öğretilebilir terimi, temel akademik becerileri öğrenemeyeceği, günlük yaşamın gerektirdiği sosyal uyum, pratik iletişim ve öz bakım becerilerini öğrenebileceği anlamına gelmektedir. Bu gruptaki çocukların çok az bir kısmı 10-12 yaşından sonra basit okuma yazma öğrenebilir. Kelime hazineleri kıttır. Günlük yaşantıları için gerekli olan basit alışkanlıkları kazanabilirler. Bu grupta yer alan yetişkinler sosyal uyum becerilerine ilişkin olarak ev, yatılı okul ya da korumalı işyerlerinde çalışarak üretime ve kendi geçimlerine katkıda bulunabilirler. Ancak yine de aile ve iş yaşamlarında çeşitli derecelerde başkalarının yardımına bağımlıdırlar.
IQ’su 60-69 arasi olanlar :
Hafif (eğitilebilir) düzeyde zihinsel öğrenme yetersizliği olan çocuklardır. Gelişimleri normallerden önemli farklılıklar göstermediği için genellikle okula başlayana kadar farkına varılmazlar. Eğitilebilir terimi, bu gruba giren çocukların okuma, yazma, matematik gibi temel akademik becerileri öğrenebileceklerini göstermektedir. Bu çocuklar özel eğitim olanaklarıyla normal ilkokul programlarından yararlanabilirler. Bir kısmı okulu bitirebilir, bir kısmı ise okula hiç devam edemez. Eğitimleri uzun ve tekrarlara dayanır. Öz bakım becerilerini öğrenebilirler ve yetişkinlik çağına geldiklerinde bütünüyle ya da kısmen geçimlerini sağlayabilecekleri bir iş becerisi edinebilirler. Bağımsız kendi başlarına yaşayabilirler. Bu çocuklarda dikkat, muhakeme, hafıza, irade zayıf gelişir. Fikir üretimleri kıttır. Heyecanları değişken olup telkine yatkın olduklarından gençlik ve yetişkinlik yaşlarında kolayca suça yönelebilirler. Yetişkin çağa vardıklarında 11-12 yaşındaki bir çocuğun zekâsına sahip olabilirler.
IQ’su 71-80 arası olanlar:
Sınır zekâlıdırlar. Normalle hafif geri arasındaki kişilerdir. Uluslararası zekâ sınıflamasına göre donuk zekâlılar da bu grupta yer alır. Bu gruba giren çocukların zihinsel işlevlerinin seviyesi normal yaşıtları seviyesine yakındır. Bu çocukların akademik başarısızlıkları zekâlarının farklılığından çok yetersiz çevre ve uyarıcı yoksunluğundan kaynaklanmaktadır.
Bu nedenle normal yaşıtlarının öğrendiği tüm becerileri öğrenebilmekte ancak yaşıtlarından biraz daha geç ve güç öğrenmektedirler. Yetersiz çevre koşulları arasında yaşadıkları evin fiziksel koşulları, yetersiz ve dengesiz beslenme, anne babanın eğitim seviyesinin düşük olması, aile içi şiddetin olması, kardeş sayısının fazla olması, anne-babanın ilgisizliği sayılabilir.
Fiziksel özelliklerinde ve hareket gelişiminde normallerden farkları yoktur. Dikkat süreleri kısa ve dikkatleri dağınıktır. Yaşadıkları başarısızlıklardan dolayı kendilerine güvenleri zayıf olabilir. Bireysel eğitim ve biraz daha fazla ilgilenilmeyle normal yaşıtlarıyla aralarındaki fark çok rahatlıkla kapanabilmektedir. Evlenip çoluk çocuk sahibi olabilirler. Sosyal uyumları normaldir.
ZEKÂ TESTLERİ
Kişilerin zihinsel becerilerini ölçebilmek ve onları zihinsel beceri konusunda diğer insanlarla karşılaştırabilmek amacıyla geliştirilen ölçümlere zekâ testleri denir. Zihinsel işlevlerin düzeyini belirlemek için yaygın olarak zekâ testleri kullanılmaktadır. Zekâ testleri standart ve objektif ölçüm araçlarıdır. Günümüzde çocukların zihinsel düzeyinin belirlenmesinde yaygın olarak kullanılan güvenirliği ve geçerliği en yüksek ölçekler Stanford-Binet ve WİSC-R ölçekleridir.
- Stanford- Binet bireysel zekâ ölçeği ile 2 yaşından yetişkinliğe kadar zekâyı ölçmek mümkündür ancak bu test daha çok çocuk zekâsını ölçmek için kullanılmaktadır. Bu testler kullanılarak 2-3 yaş arasındaki çocuklara şekiller ve küplerle kule, köprü yapma; 4 yaşındakilere eşya ve resim tanıma; 7 yaşındakilere benzerlikleri bulma; 8 yaşındakilere sözcük dağarcığı ve öyküleri hatırlama; 9 yaşındakilere sözel saçmalıklar ve tersinden sayı tekrarı; yetişkinlere sözcük dağarcığı, atasözleri ve yön bulma şeklinde deneyler yaptırılır. Böylece zekâya ilişkin sonuçlara varılır.
- Wechsler bireysel zekâ ölçekleri üç takımdır. Bu takımlarla 4 yaşından başlayarak her yaş düzeyinde bireylerin zihin seviyeleri ölçülmektedir. Çocuklar için Wechsler Testi (WISC) bireysel olarak uygulanan bir zekâ ve yetenek testidir. Sözel ve performans olarak 10 tane alt testi vardır. Bu testlerdeki ödevlerin başarılarından elde edilen puanların ortalaması ile standart sapma yöntemi aracılığıyla çocuğun zekâ yaşı saptanabilir. Yetişkinler için kullanılan Wechsler Testinde (WAIS) sözel ve eylemsel performans olarak 11 alt test vardır. Wechsler testinde sonuç standart sapma yoluyla saptanır.
- Gesell gelişim ölçeği bebek zekâ ölçeklerinden biridir. Bu ölçek 25 ay ile 6 yaş arasındaki çocukları gelişimsel olarak değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Örneğin ne zaman çocuk yardım edilmeden sırtüstü yatarken yüzüstü dönebiliyor, ilk kelimeyi ne zaman söylüyor, ne zaman yürümeyi öğreniyor. Bu ve benzeri gelişimsel ölçülerin saptanması bu zekâ ölçeğinin özünü oluşturur.
- Cattel bebek zekâ testi, 2 ay ile 30 ay arasındaki gelişim dönemi için hazırlanmıştır. Test içindeki ölçekler, birçok gelişimsel zekâ ölçeklerinde olduğu gibi birbirine benzemektedir. Sesin farkında olma, bir objeyi gözü ile takip etme, daha ileri aylarda parçaların tahta üzerindeki uygun boşluklara yerleştirme, çeşitli objeleri kullanabilme gibi kriterler kullanılmaktadır.
ZEKÂ GERİLİĞİNDE TANI
Birçok araştırmada ileri derece zekâ geriliği olanların, tüm grubun küçük bir yüzdesini oluşturduğu bulunmuştur. Bunlara genellikle bebeklik veya erken çocuklukta tanı konulmaktadır. Zekâ geriliklerinin büyük çoğunluğu hafif derecededir. İleri derece olanlar belirgin fiziksel özürlerinden dolayı kolay tanınırken hafif derece olanlarda ek fiziksel sorunlar fazla bulunmaz.
Zekâ geriliğinin tanısında öncelikle ayrıntılı öykü alınır. Nörolojik muayene, somatik ve motor gelişme becerileri, psikososyal parametreler değerlendirilir. Zekâ yaşı standardize edilmiş zekâ testleri ile saptanır. Bu değerlendirme birkaç kez tekrarlanır. Genetik değerlendirme yapılır. Öykü ve nörolojik muayene bulguları ile uyumlu kan ve idrar tetkiki, radyolojik inceleme yapılır.
Öğrenme ve gelişmeyi engelleyebilecek kronik durumlar araştırılır. Zekâ geriliğini işitme kaybı, otizm, ortopedik özürlülük ve davranış bozukluğundan ayırt etmek gerekir.
ZEKÂ GERİLİKLERİNİ ÖNLEME
Bunun için en önemli husus, zekâ geriliğine yol açan faktörlerin giderilmesidir. Bunu sağlamanın en etkili yolu da toplumun eğitimidir. Böylece çok ucuz ve kolay tetkiklerle mental geriliğe yol açabilecek hipotiroidi, fenilketonüri, konvülsif hastalıklar, Down sendromu gibi nedenler kontrol edilebilirler. Ayrıca, kan uyuşmazlıklarının önceden tespiti gibi konularda genetik danışma da mental retardasyonların önlenmesinde önemli bir yer tutar.
Hastalıkların erken teşhisi ve uygun tedavi metotlarıyla hasar yapmadan kontrol altına alınabilmesi zekâ gerililiklerinin ortaya çıkmasını en aza indirmektedir. Örneğin, konjenital hipotiroidizm ve fenilketonüri erkenden tespit edilip tedavi edilirse çocukta meydana gelecek olan zekâ geriliği önlenebilmektedir.
Akraba evliliklerinin engellenmesi, mental retarde kişilere evlilik izninin verilmemesi zekâ geriliklerini önlemede alınabilecek diğer yöntemlerdir.
ZEKÂ GERİLİĞİNDE TEDAVİ VE YARDIM İLKELERİ
Tedavide zekâ geriliği gösteren çocukların kapasitelerini ulaşabilecekleri en üst düzeye çıkarmak, kendi gereksinimlerini karşılayabilecek hale getirmek, ailelerine ve topluma yük olmaktan kurtarmak ve toplum içinde özürlerine karşın uyumlu ve mutlu bireyler haline getirmek amaçlanmaktadır.
Beyin dokusu öteki organlardan ayrı olarak onarımı çok güç bir dokudur. Bu nedenle yerleşmiş zekâ geriliklerinde tedavi olanakları çok sınırlıdır. Özmaya bozuklukları ve iç salgı bezlerinin yetersiz çalışması sonucu ortaya çıkanlarda erken önlem alınırsa zekânın gerilemesi önlenebilmektedir. Zekâ geriliği olan çocuklara en etkili yardım özel eğitimle sağlanabilmektedir. Hafif derece zekâ geriliği olanlar okula devam ederek erişkinliğe kadar zekâ bölümlerini artırabilirler.
Zekâ geriliğinin tanımlanmasının ardından test ve ölçekler yardımıyla çocuğun zihinsel işlevlerinin düzeyi belirlenmelidir. Daha sonra çocuğun zayıf ve güçlü yönleri ile destek ihtiyacının tanımlanması ve sınıflandırılması yapılmalıdır. Psikolojik ve gelişimsel açıdan güçlü ve zayıf yönleri değerlendirilmeli, fiziksel sağlık ve yetersizliklerinin nedenleri araştırılmalıdır. Çevresel koşullar ile uyumsal davranışlar da gözlem ve aileden alınan bilgiler doğrultusunda değerlendirilmelidir. Tüm bunların ışığında çocuğa uygun bir özel eğitim programı hazırlanmalı ve aile ile birlikte uygulamaya konulmalıdır.
Psikomotor eğitim (yürüme, denge, koşma hareketleri, ince el becerileri) önceleri önemlidir. Konuşma eğitimi özel bir yer tutar. Ayrıca günlük hayatta gerekli olan bilgiler ve alışkanlıkların (beslenme, tuvalet, tehlikelerden sakınma gibi) kazandırılması gerekir. Bu uygulamalarda müspet davranış ve fiilleri teşvik, tasdik etme ve mükâfatlandırma daha sonra da tekrarlayarak pekiştirme başlıca prensiptir. Menfi davranışlar engellenmeli ve doğrusu öğretilmelidir. Aile ile de işbirliği yapılarak evdeki yaşayışın da tedavinin paralelinde etkisini sağlamak gereklidir.
İDEAL ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON MERKEZİ